Wednesday, June 25, 2008

Kaygan taslar

Ada uzun zamandir denizi izliyor olmaliydi. Hafif kurumus gozlerini kirpistirdi once. Denizin belli belirsiz dalgalari bir sure onu uzaklara goturmustu. Dusuncelerini toparlamakta gucluk cektigi icin, az once aklindan gecenleri animsayamayacak kadar daginikti. Basini biraz one egip elinde biriktirdigi taslara bakti. Iclerinden en kayganini secti, hafif hafif oksamaya basladi. Bir zamanlar gittigi her yerden topladigi taslar aklina geldi. Guzel taslar. Denizle, ruzgarla, tozla sekillenmis taslar. Simdi kisa bir an o taslari zamanin deviniminden, dunyanin hareketinden koparip evde hapsettigi kucuk kavanozu dusunerek pismanlik duydu. Bir tasa yapilmis en buyuk haksizlikti onu ruzgardan ve denizden uzak tutmak...Elinde bir suredir oksadigi tasi yuzune goturdu, yanaklarinda gezdirdi. Tasin bu kayganligi ona garip bir zevk veriyordu.

Taslik bir deniz kiyisinda oturuyordu Ada. Hafif islak saclari ruzgarla oynuyordu bir yandan. Zaman bir sekilde durmak istese, tam da bu ani secmeliydi. Ada'nin yine kendi kabuguna dondugu ani. Taslarina ve denize dondugu ani...Ada hep bu anda kalmaliydi...