Sunday, August 31, 2008

Kucuk bir deniz ati olmak istiyorum

Bir albumun parcalarini ayri ayri dinlemek yerine, bir butun olarak ve hatta albumdeki sirayla dinlemeyi tercih ederim. Albumun oykusunu, duygu inis ve cikislarini giris, gelisme ve sonuc halinde dinler bir sure sonra album cok sardiysa en sevdigim parcalari defalarca dinlerim. Iki gundur bu gelenegi bozmus olmaliyim ki donup dolasip Devendra Banhart'in eski yeni parcalarini karistirarak dinliyorum hatta dinlemekle kalmayip evde yalniz basima psychodelic danslar ediyorum. Gecen gun radyo eksen'in sayfasinda dolanirken top 40 sayfasina tikladim ve en ust siralardaki parcalara bir goz attim. Iste o an gozlerim Devendra Banhart'i seciverdi ve carmensita'nin harika klibini youtubtan seyrediverdim. Natali Portman dilberinin de oynadigi bu kliple buyulendim kaldim. Daha sonra dinledigim diger parcalari ve ozellikle http://www.devendrabanhart.com da yayinlanan son albumunun butun trackleri, surreal, indie, folk ve psycho folk gibi isimler almis ama bence nevi sahsina munhasir muzik yapan mistik bir adamla tanistirdi beni. Bence Devendra Banhart son yillarin gelmis gecmis en yaratici, en farkli ve en en "bu dunya otesi" genc yildizi. Devendra Banhart Amerikali-Venezualla'li genc bir muzisyen. Texas'ta dogup, yasaminin 5-13 arasi yillarini Venezuela'da gecirip daha sonr La'ye yerlesmis. Su siralar LA'da ormanlarin icinde bir kabinde arkadaslari ile album kayitlari yapmakta, kollektif bir hayat surmekteymis. Devandra sarkilarinda basit gitar melodileri kullaniyor, belki de bu minimalist tavri surreal siiriyle birlesince bize o eskilerin folk muziklerini hatirlatiyor. Devandra'nn son albumu Smokey Rolls Down Thunder Canyon'u http://www.devendrabanhart.com/listen.html addresinden dinleyip, youtube'dan kanli canli performanslarini seyredebilirsiniz. Albumun en guzel parcasi "seahorse'u" dinleyip belki kucuk bir deniz ati olmak istersiniz siz de, kimbilir...

Seahorse'un bir bolumunden cevirebildigim kadariyla...

Butun sahip olduklarimi ruzgara birakiyorum
birseyleri istemeyi bitirdim artik
tatmin olmus bir sekilde olebilirim
saklayabilecegim arzular olmadan
ne bugun
ne de gelecek binlerce yasamlarda

kucuk bir deniz ati olmak istiyorum
kucuk bir deniz ati

yeniden dogmaktan korkuyorum
eger yeniden bu bicimdeyse
nasil, neden, nerede, ne zaman bilmek istiyorum
parlak bir gece gokyuzu olmani istiyorm
isik gibi gelmeni istiyorum



Tuesday, August 26, 2008

Monday, August 25, 2008

Patti Smith-Feed your head Feed your head Feed your head



Boston gunluklerine kisa bir sure ara verip muzik yazilarima devam etmek istedim sayin okuyucu. Zira bir suredir ara ara dinledigim ustun insan, dahi ses Patti Smith hakkinda yazmayi uzun zamandir geciktiriyordum. Punkin kralicesidir Patti Smith, 1975 yilinda cikardirdigi Horses albumu punk tarihinde bir mihenk tasidir. Because the night adli parcayi animsarsiniz, ozellikle yeni coveri ile benim erken ergenlik donemlerime denk gelmisti. Diskonun dibinde bir evimiz oldugu icin, her gece uyumaya calisirken ninni yerine bunu dinlerdim. Ben disko nagmeleriyle uyuyama calisirdim sevgili okuyucu, hala o 80'lerin eski disko parcalarini dinledigimde icimin titremesinin nedeni odur. Artik ruyalarimda neler gorurdum, bu ayri bir yazinin mevzu bahsi elbette.

Horses albumunun dogusunda pek cok muzisyenin Patti smith uzerinde etkisi olmus, Jimi Hendrix'in, Jim Morrison'un ve the Rolling Stones'un elbette. Album gelmis gecmis en iyi rock albumlerinden biri sayilir, Rolling Stones dergisininin 2003 yilindaki en iyi 500 albumu arasinda, Times dergisinin 2006 yilindaki gelmis gecmis en iyi 100 albumu arasinda yerini alir suphesiz. Ben Patti Smith'in horses albumunu dinleyedurayim, kendisi cokta Istanbul'a gelip konser vermis bile, ustune ustluk yeni albumu Twelve'i cikarip efsane rock parcalarini yeniden yorumlamis. Ben albumu yutubdan biraz dinledim, ozellikle Nirvana'nin Smells like Teen Spirit coverini pek bi begendim. Bu da yetmedi Jefferson Airplane'in White Rabbit'ini coverlamis. Aksam aksam kendimden gecip kafami besledim, Alice olup harikalar diyarinda tavsanlarla fink attim.

feed your head. feed your head. feed your head..

Sunday, August 24, 2008

Boston

Biz nedense milletce pek bir asinayizdir Amerikanin herbirseyine. Kultur emperyalizmini severek kabullenmisizdir hep. Dinledigimiz muziklerden ya da izledigimiz filmlerden yalan yanlis az cok birseyler ogrenmisizdir bu topraklar hakkinda. Boston da filmlerde falan calinir ilk kulagimiza, 1600-1700 lu yillarin Amerika'sini anlatan filmlerde. Biraz daha buyuyup aklimiz erdikce MIT'nin ya da Harvard Universitesi'nin buralarda oldugunu duyariz. New York gezimizin New York City, Albany ve Niagara Selaleleri'nden sonra dorduncu ayagi oldu bir gunluk Boston gezisi. Belki de en guzeliydi gordugumuz sehirler arasinda, buyulendik kaldik. Bunda Cagri ve Emrah'in harika rehberliklerinin de rolu vardir elbet. Is bu yazinin konusu Geldikten sonra hakkinda biraz daha arastirma yaptigim Boston sehri olacaktir sayin okuyucu...

Boston'daki gezimiz once Harvard Universitesi ve etrafiyla basladi. Donem henuz basliyor oldugu icin ortalik pek bir kalabalik pek bir civil civildi. Universite kampusunun kucuklugunu gorunce biraz hayak kirikliligi yasasak da binalarin eskiligi ve kampusun derli toplu olmasi hosumuza gitmedi degil. Etraf oriyantasyondan gecen yeni ogrenciler ve aileleriyle dolup tasiyordu. Disarida ise Iowa'da pek gormeye alisik olmaidigimiz bir insan kalabaligi vardi. Kafelerde oturan, saga sola yuruyen insanlar yahu...Olacak is degil...Biz Iowa'da ozellikle kisin sokakta insan gormeye pek alisik olmadigimiz icin ve herkes heryere arabayla gidip geldigi icin, bana sehirde insanlar degil de arabalar yasiyormus gibi gelir hep. Oysa Boston'ta dupeduz insanlar yasiyordu.

Harvard Universitesi'ne gelmisken John Harvard'in ayagini ellemeden gecemedim elbette.

Harvard Universitesinin kutuphanesi 13 milyon kitap barindirmasiyla meshurmus. Ama universitenin ogrencisi olmadigimiz icin iceriye giremedik elbette. Ancak onunde fotograf cektirmeyi ihmal etmedik.


Bir sonraki duragimiz Massachusetts Institue of Technology yani MIT'ydi. Bu kampusu Harvard'a kiyasla daha sicak buldum ve daha cok sevdim. Ozellikle Hudson nehri manzarali kutuphanesini elbette. MIT'nin icinde bir sure Naom Chomsky'nin ofisine aramak icin ugrastik lakin Naom amcanin zaten pek universiteye ugramayan biri olacagini dusunduk vazgectik. MIT pek populer ogrencileri ve hocalariyla meshur bir universite. John Nash burada baslamis egitimine... Good Will Hunting filmi de burada gecmisti animsarsaniz. MIT bir de ders notlarini internetten ucretsiz yayinlamaya baslamisti birkac yil once. Ders kaynaklarinin ve bilginin boyle paylasima acilmasi uzaktan egitimle ilgilenen akademisyen tarafimi memnun etmisti elbette. Iste size bir MIT ve altin kizlar resmi:


Kisa bir MIT turundan sonra Boston sokaklarini arsinlamaya basladik. Bu keyifli gezinin devami icin bir sonraki yazimda gorusmek uzre efem.

Friday, August 22, 2008

Renkler ve Isliklar


New York donusu yine Cagri'dan aldigim bir albumu Efsane Hanimlar ile bikmadan surekli dinlemekteyim. Sarkilari tek tek dinlemektense bir albumun butununu dinlemek ayri bir keyif veriyor insana. Renkler ve Isliklar'da Efkan Sesen'in tamamini isliklarla seslendirdigi harika bir album. Bir aksamustu, tam da gunes batarken balkonun kapisi hafif aralik, kaybolmakta olan gunes bir yandan odaya sizarken, gozleri kapatip uzunca bir sure isliklarin buyusunde kaybolmak ne guzel. Arap, Azeri, Ermeni, Gurcu, Rus, Irlanda, Bulgar, Turk, latin, laz, Yunan, Roman, Kibris ve Italyan ezgilerini Efkan Sesen'den dinlemek de...Albumle ilgili guzel bir tanitimi http://www.youtube.com/watch?v=ineeJN4OGgM adresinden izleyebilirsiniz.

Efsane Hanimlar


10 gunluk New York gezisinden zihnime kazidigim fotograf kareleriyle birlikte yeni birkac guzel albumle donuverdim Iowa'ya. Albany'de tanistigim sevgili arkadasim Cagri'nin neo-klasik diye adlandirdigi albumlerden biri "Efsane Hanimlar". Simdiye kadar kulagimin alisik olmadigi bir yandan da pek tanidik gelen ezgileri dinledim Albany-Boston yolculugunda ve hemen albumu aliverdim Cagri'dan.

Efsane Hanimlar'daki butun sarkilarini Sema Moritz'in buyuleyici sesiyle dinlemekteyiz. Cumhuriyet donemi kadin sarkicilari animsar misiniz? Biryerlerden hep kulagimiza calinan ama pek de dikkat etmedigimiz bu sesleri Sema Moritz albumde toplamis ve her sarkida bir oyku anlatmis bize. Kucukken hep bir gramafonumuz olmasini isterdim, gramofona bir plak yerlestirip, eski plaklarin cizirtili seslerinden sarkilari dinlemek buyuleyici bir toren gibi gelirdi bana. Sema Moritz Efsane Hanimlar ile bize Seyyan Hanimlari, Murside Hanimlari yeniden dinletiyor...hem neseli hem de acikli birbirinden farkli sesler ve oykuler ile...Siz de bir yerlerden bu albumu edininiz...mazi kalbimde bir yaradir dinleyip eski bir gonul yarasini yeniden animsayiniz, sari yapincak dinleyip eski bir askinizi animsayip gulumseyiniz efendim...