Bir "stop motion" hayrani olarak bu video beni kendimden gecirmeye yetti. Israil dogumlu Oren Lavie, Yuval ve Merav Nathan tarafindan cekilen bu stop motion videosunda tavana yerlestirilmis bir kamerayla cekilen 3225 adet fotograf kullanilmis. Video cekiminden once 4 gun anime karakterler kullanilarak bilgisayarda storyboardlar hazirlanmis. Bu uc bucuk dakikalik video icin iki gun cekim yapilmis. Oren'in yatak odasinda cekilen videoda yatakta kullanilan carsaflar ve ortuler Oren'in kendi yatak odasindan alinmis. Dijital teknolojilerin en guzel tarafi yaraticili boylesine zorlayabilmeleri.
Tuesday, March 24, 2009
Monday, March 23, 2009
Evrim ve "Cakma Bilim"
Evrim tartismalarinin geldigi son nokta Turkiye'nin son 29 yilda gecirdigi degisimi ozetliyor gibi. Uzun yillardir alisik oldugumuz evrim konusundaki sansur, yanlis bilgilendirme ve karalama kampanyasi bilincli olarak yurutuluyordu zaten. Ben salt adim Evrim oldugu icin bir kac ogretmenimin alayina maruz kalmis biri olarak okullardaki vahim durumu biraz urkerek ama genelde sinirlenerek yillardir izliyordum. Son yillarda durumun vahametini arttiran konu ise bu akilli tasarim vs. gibi sozde teorilerin, evrim kuramina karsi bilimsel bir kurammis gibi sunulma calisilmalari, ve daha da ileri gidilerek okullarda fen bilgisi mufredatina alinma cabalari. Isin uzucu tarafi pek cogumuzun bilimin tanimi, pratikleri, felsefesi ve ozellikle etiginden bihaber olmamiz. Mustafa Arslantunali bianet'teki yazisinda bu cabalari "kargo kultu" ya da "cakma bilim" olarak acikliyor. Bilim sorgulamak uzerine kuruludur, fikirler denenir, islemeyenler elenir, bazen yanilir ama kendini duzeltir, bilim evrilir. Inanc ve politika isin icine girdiginde ise "cakma bilim" kendini gosterir. Hatta oyle bir yaygara koparir ki, elbette evrimden bihaber olan insanlar sagda solda duyduklari, okuduklari bu "Karun Kahya" kitaplarini daha inandirici bulurlar. Turkiye'deki bilim adamlari birkaci disinda ne yazik ki bu konuda sessiz kalmakta ve bu sacmaligin yayilmasina dolayli yoldan (istemeyerek) katkida bulunmaktadirlar. Biz belki de Darwin'in 200. yasini en guzel bu pasif direnise bir son vererek kutlayabiliriz.
Mustafa Arslantunali' nin yazisi icin:
http://bianet. org/bianet/ kategori/ biamag/113132/ darwin-sansuru- kargo-kultunun- kultu-ya- da-cakma- bilim
Mustafa Arslantunali' nin yazisi icin:
http://bianet. org/bianet/ kategori/ biamag/113132/ darwin-sansuru- kargo-kultunun- kultu-ya- da-cakma- bilim
Hoscakal Google
Bir zamanlar Internet bir gaz ve toz bulutuydu ve buyuk patlama gerceklesti, Google arama motoru tozu dumana katarak yeni bir alem yaratti. Ilk zamanlar basit arayuzu, hizi ve veritabani harmanlama ve sunma yontemleriyle kullaniciyi cezbeden alem simdi e-mailden, sosyal aglara, gruplardan, sohbet platformlarina ve dokuman paylasamina kadar pek cok alanda onculuk etmekte. Peki google'un bu basarisi sizce sundugu teknolojilerin fonksiyonlarina mi yoksa bu arayuzlerin nasil tasarlandigina mi bagli? Bugun karsilastigim bir blog mesaji bana su eski fonksiyon mu estetik mi tartismasini yeniden hatirlatti. Google'in ise aldigi ilk grafik tasarimcisi Douglas Bowman'in istifasi gundemi calkalamakta zira. Gectigimiz cumaya kadar Google'in tasarim muduru olan Bowman, sirketin 7 yildan sonra Google'da ise aldigi ilk tasarimci unvanini koruyor. Bu hafta isi birakmasinin nedeni ise sirketin kullanici verisine asiri odakli olan tasarim felsefesi. Blogundaki postuna gore, google kendisinden hangi kalinlikta cizgi kullanmasi gerektigini kanitlamasini istemis. Ayrica google'in 41 cesit mavi tonu icerisinden hangisini kullanmak gerektigini test ettiginden de bahsetmis. Bu elbette bize google'un ne kadar ince is yaptigini ve kullanici odakli tasarima onem verdigini gostermekte. Ancak Brown'a gore bardagi tasiran son damla, kendisinden aldigi butun tasarim kararlarini niceliksel verilerle kanitlamasinin istenmesiymis. Tasarimcilarin estetik tutkulariyla fonksiyon nasil birlesebilir? Estetik, guzellik aciklanabilir ya da kanitlanabilir mi?
Bir suredir mesgul oldugum "insan bilgisayar etkilesimi" alaninda onemli konular bunlar zira. Kimi zaman kullaniciya fazla odaklanip bir seyin kullanilabilirligini artitirken, estetikten odun verebiliyoruz. Kullanici her seyin iyisini bilir mantigiyla belki de yaraticiligi ikinci plana atiyoruz. Ancak kimi zaman da cok guzel seyler kullanilamiyor su meshur limon sikacagi gibi. ancak her ikisinin de bir arada harmanlandigi guzel tasarimlar da mevcut elbette, ornegin i-pod arayuz tasarimi ya da apple'in pek cok urunu. Kullaniciyi istahlandirip, tum duyuyalara hitap eden bir I-phone ornegin gayet fonksiyonel de olabiliyor.
Konuyla ilgili ayrintili bilgi icin Bowman'in bulaguna buradan ulasabilirsiniz.
Bir suredir mesgul oldugum "insan bilgisayar etkilesimi" alaninda onemli konular bunlar zira. Kimi zaman kullaniciya fazla odaklanip bir seyin kullanilabilirligini artitirken, estetikten odun verebiliyoruz. Kullanici her seyin iyisini bilir mantigiyla belki de yaraticiligi ikinci plana atiyoruz. Ancak kimi zaman da cok guzel seyler kullanilamiyor su meshur limon sikacagi gibi. ancak her ikisinin de bir arada harmanlandigi guzel tasarimlar da mevcut elbette, ornegin i-pod arayuz tasarimi ya da apple'in pek cok urunu. Kullaniciyi istahlandirip, tum duyuyalara hitap eden bir I-phone ornegin gayet fonksiyonel de olabiliyor.
Konuyla ilgili ayrintili bilgi icin Bowman'in bulaguna buradan ulasabilirsiniz.

Saturday, March 21, 2009
Gandhi...ilk notlar
Dun izmelemeye basladigimiz bugun de devamini getirecegimiz Mahatma Gandhi'nin yasamindan bir kesiti anlatan Hindistan'in bagimsizliga kavusma oykusu Gandhi filminden cok etkilenmis olmaliyim ki, film hakkinda goruslerimi yazmadan once Gandhi'nin bir sozunu paylasayim dedim sizinle. Film hakkinda yorumlar icin hatta kalin efem.
once seni yok sayarlar.
sonra sana gulerler.
ardindan savasirlar seninle.
ve sonunda sen kazanirsin
Gandhi
once seni yok sayarlar.
sonra sana gulerler.
ardindan savasirlar seninle.
ve sonunda sen kazanirsin
Gandhi
Friday, March 13, 2009
Slumdog Millionaire
Yeterlilik sonrasi akademik islere birkac gunlugune ara verip sinema dunyasina hizli bir dalis yaptim. Once Vicky Cristina Barcelona'yi izleyip Woody Allen'in saheseriyle Barcelona sokaklarinda gezindim. Masallara olan tutkum nedeniyle iyi ya da kotu anlaticisi olan filmleri hep buyuk bir ilgiyle izlemisimdir. Vicky Cristina Barcelona'da da filmin gectigi mekanlara Penelope Cruz'un canlandirdigi nevrotik karakter ve Javier Bardem'in harika goruntusu eklenince ben fazlasiyla buyulendim. Sonrasinda oscar serisinden devam ederek, uzun zamandir izlemek istedigim Slumdog Millionaie'le karsilastim. Filmin oykusunu birkac gun once Kajal'dan dinlemistim. Film bizdeki Kim besyuz milyar ister programinin Hindistan versiyonuna katilan bir kenar mahalle gencinin oykusunu anlatmakta. Ben filmi yuzumde huzunlu bir gulumsemeyle izledim sanirim. Senaryosunu Simon Beaufoy'un yazdigi filmi Transpotting'den hatirlayacagimiz Danny Boyle yonetmis. Slumdog Millionaire arkadaslik, ask, ihanet, yoksulluk ve umut uzerine bir dramatik komedi. Filmde elbette Bollywood ruzgarlari da esmekte ama ondan cok bizim de yakindan taniklik ettigimiz kenar mahalle cocuklarinin yasamlari, yasamda kalma mucadeleleri ve oykuleri carpici bir mizah ve sanatsal goruntulerle bezenmis. Uzun zamandir izledigim en iyi film...A.R. Rahman'in film muzikleri de arsivlerle yerini almasi gerken bir album. Ve size son bir soru:
Kayip bir aski bulmak icin ne gerekir?
A)Para
B)Sans
C)Zeka
D)Kader
Kayip bir aski bulmak icin ne gerekir?
A)Para
B)Sans
C)Zeka
D)Kader

Saturday, March 07, 2009
Is guc ve seyehatler...
Iki haftalik Virginia, Philadelphia ve South Carolina is ve gezi seruveninden sonra yine yeniden evimdeyim sevgili okuyucu. Gezmenin en guzel yani eve donme umudu sanirim, eve donus olmasa gezilerin, gezmelerin, yolculuklarin bir anlami kalmiyor. Ilk hafta Virginia Universitesi egitim teknolojileri ve ogretmen egitimi bolumunu ziyaret icin guzel ve tarihi sehir Charlottesville'deydim. Sehir simdiden Amerika'da yasanabilecek en guzel sehirler siralamasinda en uste yerlesmis gorunuyor, ama benim isim belli olmaz yine karar degistirebilirim. Universitenin her yerinde Thomas Jefferson ve 1800 lulerin tarihiyle karsilastim, buyulendim. Universitedeki mimari, bahce tasarimlari ve sehirdeki cafe ve restoran alternatifleri iliman havayla birlesince, Iowa'da uzun sure usumus bunyeme iyi geldi.

Sonrasinda 5 saatlik bir tren yolculugugla Nur'u ziyarete Philadelphia'ya gittim. Uzun zamandir saga sola ya arabayla ya ucakla gidince tren yolculugu fazlasiyla konforlu ve romantik geldi. Philadelphia'da gecirdigim iki gun Pennsylvania universitesinde bir etnografi konferansina da katilmayi ihmal etmeyip, diger tam gunu alisveris ve gezmelerle gecirdik. Araya bir de NBA maci sikistirip 76ers ve Orlando Magic macinda Hidayet Turkoglu'nu izleyiverdik. Bana pek heyecanli gelmese de mac, etrafta fenerbahce bayragi acip Hidayet her basket atisinda Turkiye diye bagiran enteresan turk arkadaslari izlemek keyifliydi.

Philedelphia'da Nur'la hasret giderince, South Carolina'nin guzel Charleston sehrine SITE konferansi icin ucuverdim. Bir haftayi sunum yaparak, sempozyumlara katilarak, istakoz yiyerek ve azicik da okyanus havasi alarak gecirdim. Katildigim en eglenceli konferanslardandi. Bunda konferansin Hawai temasinin ve konferanstaki buyuk Iowa State grubunun etkisi olsa gerek. Evet sayin okuyucu bu iki haftanin ozetini Michigan State universitesi'yle yazdigimiz ortak makaleye aldigimiz odulle kapatiyorum. Yasasin ilim, irfan...
Sonrasinda 5 saatlik bir tren yolculugugla Nur'u ziyarete Philadelphia'ya gittim. Uzun zamandir saga sola ya arabayla ya ucakla gidince tren yolculugu fazlasiyla konforlu ve romantik geldi. Philadelphia'da gecirdigim iki gun Pennsylvania universitesinde bir etnografi konferansina da katilmayi ihmal etmeyip, diger tam gunu alisveris ve gezmelerle gecirdik. Araya bir de NBA maci sikistirip 76ers ve Orlando Magic macinda Hidayet Turkoglu'nu izleyiverdik. Bana pek heyecanli gelmese de mac, etrafta fenerbahce bayragi acip Hidayet her basket atisinda Turkiye diye bagiran enteresan turk arkadaslari izlemek keyifliydi.
Philedelphia'da Nur'la hasret giderince, South Carolina'nin guzel Charleston sehrine SITE konferansi icin ucuverdim. Bir haftayi sunum yaparak, sempozyumlara katilarak, istakoz yiyerek ve azicik da okyanus havasi alarak gecirdim. Katildigim en eglenceli konferanslardandi. Bunda konferansin Hawai temasinin ve konferanstaki buyuk Iowa State grubunun etkisi olsa gerek. Evet sayin okuyucu bu iki haftanin ozetini Michigan State universitesi'yle yazdigimiz ortak makaleye aldigimiz odulle kapatiyorum. Yasasin ilim, irfan...
Subscribe to:
Posts (Atom)