Monday, September 15, 2008

21. yuzyil ogrencileri

Sevgili okumus yazmis, uyumus da buyumus blogcularim. Muzik yazilarina biraz ara verip uzun zamandir "e haliyle" mesgul oldugum egitim ozellikle egitim teknolojileri konusunda da bir iki kelam etmek isterim. Liseyi de sayarsak yaklasik 15 yildir icinde oldugum, gelisimini bizzat yasadigim, bir sure ozel bir firmada sabah 9 aksam 7 kafa patlattigim ve sonrasinda tee Amerikalara gelip doktorasini yaptigim bu guzide alanimiz hakkinda elbet benim de bir iki cift soz etmeye hakkim vardir. Su siralar gundemimizi 21. yuzyil ogrencileri yani dijital gocmenler mesgul etmekte. Danismanimin verdigi ve Amerika'nin farkli bolgelerinden ogretmenlerin aldigi Internet uzerinden verilen bir derste bu konuda cesitli tartismalar gudulmekte. Dijital gocmenler (digital immigrants) ve dijital yerliler (digital natives) arasinda teknoloji konusunda bilgi, birikim, deneyim ve pratik eksikligi konusuluyor. Dijital yerliler- bizim kucuk cocuklarimiz, teknolojinin icinde dogan, bu yaslarda birer cep telefonu ve/veya bilgisayar sahibi olan cocuklar. Elbette her cocuk ozellikle Turkiye'de bu gruba dahil olamiyor ne yazikki maddi imkansizliklar ve altyapi eksikliginden dolayi. Ancak ozellikle batidaki cocuklari dusunursek pek cogunun evlerinde olmasa bile bir bicimde Internet kafelerde teknolojiyle fazlasiyla hasir nesir olduklarini goruyoruz. Bu durum Amerika'da biraz daha fazla yasaniyor elbette. Bir teknoloji cilginligi almis basini gidiyor, cep telefonlari, blueberry'ler, i-podlar, i-touch'lar, i-phone'lar (Amerika'da adini hatirlamadigim bir okul bir sinif ogrencilerinin hepsine i-phone almislar vallahi de arastirma amacli), diz ustu bilgisayarlar, kameralar, dijital fotograf makinalari, oyun konsollari, Wii'ler, guitar hero'lar, akilli tahtalar vs vs...Teknolojinin bu denli yaygin olmasi ve ogrencilerin bu teknolojinin icinde dogmus olmalari ogretmenlere ve ailelere bazi zoruluklar sunuyor elbette. Artik e-postayi bile modasi gecmis olarak dusunen ve cep mesajlariyla iletisim kuran bir kitleyle karsi karsiyayiz. Ya da bilgisayarlarinda video editing programlari ile kendi cektikleri videolari ve resimleri editleyen ve bunlari daha sonra bloglarinda ya da youtube'da (her ne kadar ulkemizde yasaklansa da elbette tuneller sayesinde ulasilabilen yegane video veritabani) yayinlayan bu genc dimaglari egitmek zorundayiz. Peki bu icine dogmadigimiz, sonradan ogrendigimiz ve hala adapte olmaya calistigimiz dunyayi nasil anlamaliyiz ve bu aradaki boslugu nasil kapatmaliyiz? Elbette ogrenmenin bir kaynaktan bir aliciya cizilmis bir oktan ibaret olmadigini kavrayarak ve ogrencilerin ve ogretmenlerin beraber/birlikte ogrenebilecekleri egitim ortamlari tasarlayarak. Bu tur egitim ortamlarinda ortada bir problem bulunuyor ve cevresinde deneyimli ve acemi ogrencilerin etkilesimde bulundugu bor ogrenme agi bulunuyor. Bu modelde ogretmen yok, yalnizca cok bilenler ve az bilenler var. Probleme bagli olarak elbette cok planler ve az bilenler yer degistirecekler ve karmasik bir ogrenme agi yaratacaklar. Bu modele de ag ogrenme modeli deniyor.

Gelelim isin teknoloji boyutuna. Izledigim bir video (elbette youtubetan) 21. yuzyil ogrencilerinin vizyonunu cok iyi anlatiyor. Bir de siz izleyin bakalim, hayatiniz degisecek mi?

1 comment:

Anonymous said...

oyyy ablacım benım yorum yapmamıs kımse sana ben yazayım dedım.ah su teknolojı cılgınlıgı demi.:)))

kıs fıstık senı cok osledım.bu arada hedaye medaye yok sana unut hedıyeyı hehheheeheh:PPPP