
Daha once cember metaforundan bahsetmis olmaliyim. Dun kendisini bugun de ekstralarini izledigim bir sanat eseri, harika film Persepolis'te yine bu metafora takildi kaldi aklim. Cemberin icinde ve disinda olma durumu, icinde olup disinda aklini birakma halleri.Memleket ozlemi tam da bu cemberin icinde olup disina hasret olmaktir belki. Persepolis'i once Guler onermisti bana, alip okumami. Gecen gun dvd'sine denk geldim.
Persepolis Marjan Satrafi'nin anime otobiyografik hikayesi. Siyah beyaz flashback lerle Iranli bir kadinin 80'ler ve 90'larda Tahran'da ve Viana'da gecen cocukluguna ve genc kizligina yolculuk ediyoruz filmde. Marjane Satrapi Iran'da hem Sah rejimine hem de Islam cumhuriyetine karsi cikan devrimci bir ailede buyuyor. Filmde hem Marjane'nin cocuklugundan itibaren sahit oldugu bir ulkenin degisimimi hem de kendisinin bu karmasa icinde cocukluktan genc kizliga evrilisini izliyoruz.
Bu tur filmlerde mesaj kaygisi gutmeye calisan yazarlarin aksine, Marjane taraf tutmadan gercegi izleyiciye etkileyici ve acik bir bicimde sunuyor. 1979'da peygamber olmayi hayal eden kucuk kiz daha adil ve ozgur bir Iran icin cabalayan ailesinin dusuncelerini anlamaya calisiyor. Cok sevdigi komunist amcasi Anoosh komunist oldugu icin hapiste yatarken ve daha sonra olduruldugunde, Marji cok kucuk yaslarda gercekle yuzlesiveriyor. Ailesinin hayalleri koktendinciler basa gelince yikilsa da hepbirlikte bu toleransi dusuk rejimde kendilerine bir yer bulmaya calisiyorlar. Marji bu baskici ortamda elbette kosesine cekilip sinmek yerine, kendi ozgurlugunun pesine dusunuyor, yasak oldugu halde sokak saticilarindan gizlice heavy metal kasetleri alarak ya da rejimin ogretilerini dikte ettirmeye calisan ogretmenlerine karsi cikarak.
Ailesinin israriyle Iran'i terkeden radikal ve punkci Marjane Viena'da bir yandan sonsuz ozgurlugun tadina varirken, bir yanda da aile ozlemiyle, cevresindeki onyargili insanlarla basa cikmaya calisiyor ve elbette her zaman "kendisine karsi dogru olmak" icin cabalayarak . Asik olup sokaklara dusuyor, depresyonun, caresizligin ve olumun kiyilarinda dolasiyor. Filmde sonralari biraz daha buyumus bir Marjane izliyoruz. Evlenip bosanan, sisteme karsi cikan, Iran'da devrim sonrasi kadin olmanin gucluklerini yasayan ve sonra yeniden ve bir daha donmemek uzere ulkesini terkeden Marjane...
Film Marjane'nin kisisel yasamiyla Iran bu onemli devresi islam devrimi ve 7 yillik Irak savasi surecini surukleyici ve dokunakli bir bicimde izleyiciye sunuyor. Filmdeki diyaloglar Marjane'nin etkileyici mizahi, derin ve guclu gercekci anlatimi ile birleserek film sonrasinda uzun sure akilda yankilaniyor.
Filmin buyuk bolumu asil cizgi romanlarda oldugu gibi siyah ve beyaz. Dvd'nin extralarinda filmin yapim asamasi ayrintili bir bicimde anlatiliyor. Ve elbette bir kez daha anime film emekcilerine hayran kaliyoruz. Elle yapilan cizimlerden seslendirmelere kadar Fransiz cizgi filmciler bir sahaser cikariyorlar ortaya.
Filmi izledikten sonra bir kez daha cekip gitmeye pek alisik bunyem, arkasina bakmadan bu steril ortamdan bir an once uzaklasip, Paris yollarina dusmeye heveslendi. Ne diyelim, bir sonraki bahara...
No comments:
Post a Comment