Tuesday, June 30, 2009

Anlar ve Ezgi

Insan bazi anlari kacirir, asinda hic kacirmamasi gerekenleri. O anda o yerde olmali, onlarla, onunla, o ani paylasmali...Ezgim mezun oldu, mezuniyetinde olamadim, pek cok aninda oldugu gibi buna da uzak kaliverdim. Ama o biliyor ya, o diplomayi alirken ben dusumde resmini cektim. Yeni dogdugunda ismini koyma gorevi bana bahsedildigi andaki kadar heyecanlandim ben de kilometrelerce uzakta. Adini koydum Ezgi, hayatimin en guzel melodisi...

Iste yeni mezun bilim adami adayi, Ezgim, gelecekteki muhtesem anlara gulumserken...

Sunday, June 28, 2009

Hawaii gezisi

Sevgili muzikseverler, sevmese de arada sirada dinleyenler...sizi Hawaii ezgileriyle selamlamak isterim, zira bir haftalik hawaii macerasindan donmus bulunuyorum artik. Nasil ozlemisim, nasil ozlemisim, insanin evi gibisi yokmus. NSF (National Science Foundation) in duzenledigi "Disiplinlerarasi Tasarim Workshop" u vesilesiyle 13 saat yol gidip Hawaii'nin baskenti olan Honolulu'nun bulundugu Oahu adasina ulastik. Bu kadar zahmete girip Turkiye'ye gidebilirdim diye dusunsem de okyanusun ortasinda bir adaya gidecek olmak az da olsa heyecanlandirmisti beni. Workshopta cesitli universitelerden katilimcilarla birlikte arastirma konulari aradik, endustri de tasarim ve muhendislik ve diger alanlar nasil birlestirebilir diye konustuk, tartistik derken tatile de basladik.

Hawaii'nin sadece bir adasinda, Oahu'da gecirdigim bir hafta boyunca, burayi fazlaca abartilmis buldum elbette. Guzel plajlari var lakin, plajlarin dibinde biten gokdelenler bir guzellikten cok kirlilik sunuverdi sakin plajlara alismis bunyeme. Sehir etrafinda cokca turladik, coktandir sonmus bir yanardagin tepesine cikip sehri gozlemledik, sehre yakin bir iki koya gidip snorkelle daldik, durmadan ananas yedik durduk da ben durmadan kendimde bir gariplik oldugunu hissettim. Bu kadar bayilacak, abartilacak ne vardi allah askina. Amerikan ruyasinin ve pazarlama dehasinin bir urunu olup cikivermis guzelim ada...Japon turist fazlaligiyla, herseyin fiyatinin dort kati olmasiyla, Hawaii mali diye yutturulmaya calisilan Cin incik boncuguyla ben fazla da etkilenivermedim iste...

Amerikan tarihiyle ilgilenenlerin Pearl Harbor muzesi ve aniti ilgilerini cekebilir. Japonlarin batirdigi USS Arizona gemisi uzerine insa edilmis bu anit gezilebilir. Ilginc olan o sirada olen askerlerin kullerinin oraya atilmis olmasi...hatta sag cikanlar da olduklerine oraya kullerinin gomulmesini vasiyet etmisler.

Hawaii'yle ilgili birkac ayrinti:

Eyalet bu yil Amerika'ya katilisinin 50. yilini kutluyor.
Hawaii ayni zamanda Obama'nin da memleketi.
Plajlari ozellikle sorf yapanlar, dalgalari sevenler icin birebir.
Jurassic Park filmi ve Lost dizisi burada cekilmis.
Hawaii'nin bir diger sembolu yesil kaplumbagalar. Oohu adasinin ozellikle kuzey bolgesinde sikca gorulebiliyorlar, yunuslar ve kopek baliklari ile birlikte.
Oahu'nun her yerinde Hilo denilen Hawaii'nin geleneksel dans gosterileri var. Kollari ve elleri kullanma tarzlari ve kivrak bel hareketleri bize pek de yabanci degil.
Hawaii yerli alfabesinde toplam 16 harf bulunuyor o yuzden isimleri karistirmak cok kolay.

Dedigim gibi Hawaii bir pazarlama mucizesi. Zamaninda avrupali somurgeciler gelip kapilarina dayandiginda Polinezyalilar cok ugrasmislar lakin, Amerika'nin isgaline karsi koyamamaslar daha fazla. Amerika'da herseyde oldugu gibi bu adalar topluluguna kendi keyfine ve ihtiyacina gore kullanagelmis. Siz yine de yolunuz duserse bir ugrayin derim, lakin sessiz sakin koylari ve plajlari sevenlerdenseniz Oohu'nun merkezinden, ozellikle Waikiki'den uzaklasip, pek bilinmeyen koylari ve adalari gezmenizi tavsiye ederim. Simdilik sizi cektigim resimlerle basbasa birakayim...iyi tatiller efem.




Wednesday, June 17, 2009

Kida'nin Iowa State Resimleri


Fotograf Calismalari-Afrodit

Ofiste Canon EOS 350D ile oynarken Afrodit heykelimin birkac fotografini cektim. Saolsun, guzel poz verdi...



Tuesday, June 16, 2009

Tori Amos-Abnormally Attracted to Sin

Siki bir Tori hayrani ve takipcisi olarak son albumunu de sonunda yakalamis bulundum. Tori Amos'i ilk The Beekepers albumu ile biraz gec tanimistim. Aylarca durmadan Sweet the Sting and Orange Knickers parcalarini loopa aldigimi animsiyorum. Daha sonralari "Little Earthquakes" ile Tori'ye iyice baglaniverdim. Son albumunu cikardigindan habersiz, gecenlerde Yener'in gonderdigi Give adli parcaya takildim kaldim. Inanilmaz sozler, baska alemden gelmis bir melodi ve Tori'nin muhtesem sesi. Burcu'yla ruhlarimiz bulusmus olacak ki yine hemen paylasiverdik bu parcayi. Bana gore albumun en iyi parcasi, insan dinledikce "bazilari kan verir, ben ask veririm" sozlerine takilip kaliyor. Albumun geneli icin ayni hissi paylasmasam da, dikkate deger bir iki Tori parcasi bulmak mumkun. Ben yine de bambaska birsey beklerdim, Give havasinda, give etkileyiciliginde. Siz yine de bana bakmayin, bir yerlerden Tori Amos'un mayis cikisli 'Abnormally Attracted to Sin' albumunu buluverin, sarkilari sirasiyla, atlamadan dinleyiverin. Sizi Tori Amos'la, album hakkinda yapilan bir gorusmeyle basbasa birakiyorum efendim.

Thursday, June 11, 2009

Sertap Erener ve Demir Demirkan-Painted on Water

Bugun Burcu'dan duydugum bir diger album haberini sizlerle paylasayim dedim. Sertap Erener ve sevdicegi Demir Demirkan'in dunyaya acilma cabalarinin son ayagi olan "Painted on Water" albumunun kayitlari NewYork'ta tamamlanmis. Bir iki ornegini dinledigim icin henuz karar vermesem de turkulere farkli bir form kattiklari asikar. Turkuleri jazz, blues kivaminda okuma hevesi onceden beri vardi, dinledigim kadariyla iyi is cikarmislar diyebilirim. Sanirim album once Amerika'da satisa cikmis. Asagidaki amazon linkinden album hakkinda ayrintili bilgi alabilir, samplelari dinleyebilirsiniz efendim.

http://www.amazon.com/Painted-Water/dp/B0027WNOFW

Bu da projenin web sitesi: http://www.paintedonwater.com/

Laxula-in X-ile

Sevgili blogsever, hafif bir yaz gecirirken buralarda, muzik corbasini iyice karistirmaya basladim. Iran muziklerinden, yunan nagmelerine, katalan seslerinden, depresif trip-hoplara dolaniyorum yine. Son gunlerde Laxula'nin "in X-ile" albumunu dinleyip dinleyip tuhaf, alisik olmadigim akdeniz nagmeleriyle egleniyorum. Albumde sik sik kullanilan akordeon ezgileri beni kendimden gecirmeye yetti elbet. Laxula albumunde flamenkoyu cingene, arap, latin, ve psychedelic indie rock muzigiyle karistirmis, harmanlamis, dogudan, akdeniz kiyilarina uzanan bir yolculuga cikmis.

Album Hackey night adli sessiz parcayla baslayip yine silencio (sessizlik) ile sessiz sedasiz bitiyor. Buyrun efendim sizi Laxula'nin La Boulette parcasi esligindeki konser goruntuleriyle basbasa birakiyorum.

Sunday, June 07, 2009

The diving bell and the butterfly

"kendime acımaktan vazgeçtim. farkettim ki gözümden başka iki şey daha var sahip olduğum. hayal gücüm ve hafızam"

diyor jean-dominique bauby. Az once izledigim ve etkisinden hala cikamadigim harika film "The diving bell and the butterfly" da 44 yasinda gecirdigi felc ile paralize olmus Jean-doe nin komadan uyandiktan sonra olumune kadardi sureci izliyoruz, Jean-Do'nin gozunden. Jean-Dominique Bauby bir zamanlar Fransiz Elle dergisinin karizmatik editoruyken felc gecirirr, ve uyandiginda tek hareket ettirebildigi organi gozudur. Film ilk dakikalarinda Jean-doe nin uyanisini kendi gozunden anlatiyor, sonralari cevresiyle tek goz hareketleriyle iletisim kurmaya basliyor ve bu sekilde bir de kitap yaziyor. Jean-Do'nun dusunceleri ve hayalleri felc olmus bir bedene hapsoluyor. Filmin adindaki "diving bell" su eskilerin icinde hareket etmesi guc dalgic kiyafetlerine atifta bulunurken, kelebek ise bu dalgic kiyafetinin icinde cirpinan, yasam mucadelesi veren Jean-Do'yu anlatiyor.

Film inanilmaz ir hayalgucu urunu, goruntuler seslerle birlesince bir ruyayi anlatir gibi, ruyayla gerceklik arasindaki bir hali. Julian Schnabel'nin yonettigi bu gercekustu filmi biryerlerden bulup izleyin efemdim, ama sakin bir gunde, aceleye getirmeden.

Wednesday, June 03, 2009

Mara Aranda

Kesfetmekten en cok keyif aldigim, heyecanlandigim sadik dostum muzikle bugunlerde daha da fazla muhabbet etmeye basladim. Kisin buhranindan kurtulup yazla tanisinca, muzigi takip koluma salina salina gezebiliyorum artik, kimi zaman bir gol kenarinda, arabada, evde, ofiste...bugunlerde ciktigim ethnik muzik yolcugunda simdilerde Mara Aranda sokaklarindayim... Dèria albumu gecti elime...

Dèria Katalanya yoresinden bir album. Albumdeki sesler, melodiler, enstrumanlar ve ritimler Aragon zamanlari temasiyla sekillenmis. Dèria guclu ve siirsel ses Mara Aranda'nin Efrén López ile birlikte cikardigi ilk albumu. Dèria, Katalancada bizi motive eden ve harekete geciren bir seye sahip olmak demekmis. Sizi simdi Valencia civarlarina goturuyorum, buyrun efemdim Mara Aranda sizlerle...