Sunday, June 07, 2009

The diving bell and the butterfly

"kendime acımaktan vazgeçtim. farkettim ki gözümden başka iki şey daha var sahip olduğum. hayal gücüm ve hafızam"

diyor jean-dominique bauby. Az once izledigim ve etkisinden hala cikamadigim harika film "The diving bell and the butterfly" da 44 yasinda gecirdigi felc ile paralize olmus Jean-doe nin komadan uyandiktan sonra olumune kadardi sureci izliyoruz, Jean-Do'nin gozunden. Jean-Dominique Bauby bir zamanlar Fransiz Elle dergisinin karizmatik editoruyken felc gecirirr, ve uyandiginda tek hareket ettirebildigi organi gozudur. Film ilk dakikalarinda Jean-doe nin uyanisini kendi gozunden anlatiyor, sonralari cevresiyle tek goz hareketleriyle iletisim kurmaya basliyor ve bu sekilde bir de kitap yaziyor. Jean-Do'nun dusunceleri ve hayalleri felc olmus bir bedene hapsoluyor. Filmin adindaki "diving bell" su eskilerin icinde hareket etmesi guc dalgic kiyafetlerine atifta bulunurken, kelebek ise bu dalgic kiyafetinin icinde cirpinan, yasam mucadelesi veren Jean-Do'yu anlatiyor.

Film inanilmaz ir hayalgucu urunu, goruntuler seslerle birlesince bir ruyayi anlatir gibi, ruyayla gerceklik arasindaki bir hali. Julian Schnabel'nin yonettigi bu gercekustu filmi biryerlerden bulup izleyin efemdim, ama sakin bir gunde, aceleye getirmeden.

No comments: