Tuesday, October 21, 2008

Erkenden gidenler


Jeff Buckley: Muzisyen, grup arkadaslarinin New York'tan donmesini beklerken, Wolf nehrinde bir aksam bogulur. Bedeni 4 Temmuz, 1997'de bulunur. Arkasinda harika Grace albumunu birakarak goc eder.






Sylvia Plath: Amerikali sair ve yazar. 11 Subat 1963 sabahi, cocuklarinin odasina ekmek ve sut birakip, kapilari sikica bantladiktan ve islak havlularla bosluklari kapattiktan sonra kafasini firinin icine sokar ve gazi acar. Arkasinda "yazıyorum çünkü içimde susturamadığım bir ses var..." dizelerini birakarak uzaklasir.







Kurt Cobain: Irlanda-Amerika kokenli 20 Subat 1967 dogumlu Amerikali muzisyen, Nirvana grubunun belkemigi. 8 Nisan 1994 gunu, cansiz bedeni Lake Washington'daki evinde evine guvenlik sistemini onarmak icin gelen bir elektrikci tarafindan bulunur. Cenesine dayadigi bir silahla intihar ettigi soylenir intihar notunda su sozleri birakarak: "Ne yazmaktan, ne muzik yapmaktan ne de dinlemekten heyecan duyuyorum...uzun yillardan beri..." Gunlerdir evde cansiz yatan bedeninde yuksek miktarda eroin ve Valium bulunur.






Nilgun Marmara: Turkiye'li sair, yazar. 13 Ekim 1987'de evinin balkonundan atlar. Sylvia Plath hayranidir, "sylvia plath'ın şairliğinin intiharı bağlamında analizi" adli tezini ve daktioloya cekilmis siirler, metinler ve kirmizi kahverengi defteri birakarak arkasinda bir hiclige dogru yol alir.






Ernest Miller Hemingway: Yazar ve gazeteci. 62. dogumunune birkac hafta kala basina bir silah dayayarak yasamina son verir. Yeni nobel almistir, artik daha iyi yazamayacagini dusunerek yasamaya gerek gormez ve arkasinda Silahlara Veda'yi birakarak terkeder bu dunyayi.








Yavuz Cetin: 1970 Samsun dogumlu gitarist, muzisyen. 15 Agustos 2001'de Bogaz Koprusu'nden atlayarak kendini bosluga birakir. Belki de bir yerlerde Jeff Buckley'le bulusmus gitar nagmeleriyle demleniyorlardir, kim bilir...






Sarah Kane: 3 Subat 1971 dogumlu Ingiliz oyun yazari. Oyunlarinda arzu, aci, fiziksel ve psikolojik iskence ve olumden bahseder. Uzun yillar depresyonla mucadele eder. 1999 yilinda once yuksek miktarda ilac alir, kurtulur, iki gun sonra da London King College Hospital banyosunda kendini asar. Oldugunde "28" yasindadir.





Jacques Mayol: 1 Nisan 1927 dogumlu dunya serbest dalis rekortmeni. 100 metre serbest dalis yapan ilk dalgic. 1955 yilinda bir akvaryumda dalgic olarak calisirken yunuslarla tanisir. Tanistigi Clown adinda disi bir yunusla yakinlasir, su altinda nasil davranmasi gerektigini ve sualtina uyum saglamayi Yunuslar'dan ogrenir ve Homo Dolphinus felsefesini gelistirir. 22 Aralik 2001'de 74 yasinda Italya Elba'da kendini asar ve sonsuz derinlige dogru yol alir. Kulleri Tuscany kiyilarina savrulur.

Saturday, October 18, 2008

Samed Behrengi


Ben okumaya ilk cocuk masal kasetleriyle basladim...Henuz okumayi ogrenmemistim o zamanlar. Babamin bana aldigi masal ve oyku kasetlerini dinlerken, hayal alemlerinde sozcuklerde gezindim once. Nasil yazildiklarini bilmeden, dinledigim oykulerin resimlerini dusleyerek. O siralar hep babamin kalin kitaplarini kurcalar, onun ilgisinin benden o kitaplara dogru kaydigi zamanlarda garip bir kiskanclik da beslerdim o sari sayfali seylere. Hatta daha da ileri gider, bazi kiskanclik krizlerinde uzerlerine resimler cizerdim. Benim delirmeye basladigimi goren babam okula gitmeden okumayi ogretmeye karar verdi. Bu biraz da sanirim gittikce rahatsiz eden merakimi ve sorularimi azaltmak, ilgimi baska bir seye yonlendirmek icin bilincli atilmis bir adim da olabilir. Cin Ali, Burak cocuk safhasini bir an once atlayarak "asil kitaplar" defterini hic kapatmamak uzere actim, sanirim 6 yasindaydim. O gunleri dusundugumde iste hep Behrengi ve benim hayatimin daha o yasta donum noktasi olan kitabi Kucuk Kara Balik gelir. Kucuk Kara Balik'i okuduktan sonra bir daha hic eskisi gibi olamadim. Garip bir huzunle bitirmistim kitabi. Sonrasinda Behrengi'nin diger kitaplari geldi...Ulduz ve Kargalar, Bir Seftali Bin Seftali ve Kucuk Kirmizi Balik. Kucuk Kara Balik bulundugu sazliktan memnun olmayip, nehrin sonunu, denizi deli gibi merak eden kucuk bir baliktir. Bir gun oralardan uzaklasip baska dunyalari, okyanusu gormek ister. Etrafindaki herkes dalga gecer onunla, nasil olur da kucuk bir kara balik cesaret edip de uzaklara gitmek ister, bu binlerce kardesiyle yasadigi kucuk yer neyine yetmiyordur. Ama kucuk balik kafasina koyar bir kere, ve bir daha hic donmemek uzere evinden uzaklasir. Kitap onun basindan gecen maceralari anlatir. Sonunda kucuk kara balik'in evine bir daha donmedigini animsiyorum. Mutlu sonla biten cocuk kitaplarindan farkli olarak, sonunun boyle belirsiz olmasi kitabi basli basina farkli kiliyor. Benim de yasamim boyunca denizi, okyanuslari kovalamamin nedenidir diye dusunuyorum kucuk kara balik. Bir de kitabin arka sayfasinda Behrengi'nin bir irmakta bogularak oldugunu okudugumda ilk defa olumle tanismistim o yaslarda. O zmandan sonra hangi kitabini okursam okuyayim hep garip bir huzun kaplamistir icimi.

Behrengi, Iranli bir ogretmen, cocuk hikayeleri ve halk masallari yazari, arastirmaci ve derleyici. Ogretmen okulundan mezun olduktan sonra koy okullarinda ogretmenlige baslar. Ogretmenlik yaparken bir yandan Tebriz Edebiyat Fakultesi'nde Ingiliz Dili ve Edebiyati Bolumu'ndeki derslere devam eder. Bu donemde halk masallarini toplar, masallar yazar. Donemin egitim sistemini elestirir, yazilar yazar, cozumler uretmeye calisir ve bir yandan da baskici yonetimle savasir. 1968 yilinda Aras irmaginda bogularak can verir, olumu suphelidir. Tipki kucuk kara balik gibi...Onu bir daha goren olmadi...

Tuesday, October 14, 2008

Agir Cekim ve Nude-Radiohead

Agir cekim yasamaya basladim herseyi, Nude'u dinlerken... Street Spirit video klibini izleyenelr bilirler, orada da bu agir cekim teknolojisini kullanir Radiohead. Izledidim en iyi ve en etkileyici kliptir street spirit. Ama Nude bambaska, garip bir bicimde bedenizi esir alan bir ilac gibi...uyusturucu degil de ...yavaslatici diyelim...su an yaptiklarinizi bunun onda biri kadar yavaslikta yapsaydiniz neler olurdu? Agir cekim bir goruntu dusunun, yavas akan resimler. Cayinizi ornegin agir cekim ictiginizi, agir cekim konustugunuzu ve agir cekim agladiginizi. Nude dinlerken ben iste yercekiminin olmadigi bir gezegende yolculuga ciktim, bildigim herseyi unuttum, bambaska bir hizda ve duzlemde yasamaya basladim. Sanirim zaman bukuldu, ben hafifledim.


Nude Radiohead'in In Rainbows albumununden bir parca. Buyrun efendim siz de hafifleyin...

Sunday, October 12, 2008

Royksopp, Melody A.M.



Zamanin birinde, yani bugun, yani benim su yaziyi yazdigim gunde, senin bu yaziyi okudugun gunun oncesinde bir zamanda, bir albumu dinlemeye basladim uzuun uzuun ve sakiin sakiin. Yillardir bir sekilde tepkiyle yaklastigim ve sigligini elestirdigim elektronik muzige, simdi bambaska bir pencereden bakmami saglayan bir albumle karsilastim. Insan nasil bir yemegi ilk defa yediginde lezzetsizine denk gelip bir daha yemek istemez ya o yemegi, sanirim elektronik mizigimsi seyler de beni ilk dinledigim anda rahatsiz etmis, uzun sure de kiyisindan kosesinden gecirmemislerdir. Neyse lafi fazla uzatmayayim fikrimi degistiren gruo Röyksopp diyeyim. ayrica guzel elektronik muzik evde de dinlenebiliyormus, hatta yaninda icki vs. olmadan da. Rokysopp Norvec'li bir grup, ismini de oralarda yetisen bir cesir mantardan aliyor. Siz de Röyksopp'u bir yerleden duymussunuzdur, reklam tanitim muziklerinden vs. Ornegin Melody A.M. albumundeki Remind Me adli parca Amerika'da yayinlanmakta olan Geico ve Apple reklamlarinda kullanilmaktaymis. Album 2001 cikisli, henuz dinlemediyseniz bir yerlerden bulunuz, dinleyiniz efendim, kolay dinlenilir iyi muzik....

Friday, October 03, 2008

Uzak-Nuri Bilge Ceylan


Bir suredir siyah beyaz fotografcilikla ugrasmaktayim. Uzun zamandir hep yapmak istedigim sey, fotografciliga sonunda kiyisindan kosesinden bulasmayi basardim sayilir. Simdilik yalnizca karanlik odada filmi hazirlama ve basma islemleriyle vakit gecirmekteyim. Forografcilik ucsuz bucaksiz gizemli bir dunya...isin teknik kisimlari bir yana, bir forografci gozune sahip olmak cook uzun yillar alan bir ugras. Bugun Nuri Bilge Ceylan'in Uzak filmini izledigimde bunun ne kadar buyuk bir teknik ve yetenek gerektirdigini bir kez daha farkettim. Film muhtesem forograf kareleriyle bezenmis bir komposizyon gibi. Duragan, fazla akici olmayan sahneleri sanki bir forograf sergisindeymissiniz gibi goruntuler karsisinda buyuluyor sizi. Filmde tasradan gelen egitimsiz ve issiz bir gencin is bulma ve sehire ayak uydurma cabasiyla birlikte sehirde yasayan entellektuel forografci bir akrabasinin "uzak" iliskisi de hic yormadan, sakin ve sessizce anlatiriliyor ve elbette sehir yasami elestirileriyle birlikte. Filmin en guzel yani tum bunlari goze batmadan elestribilmesi, yasami tum sadeligiyle anlatmasi ve karakterleri tum dogalligiyla hic saga sola sapmadan gostermesi. Film sonrasinda Nuri Bilge Ceylan'in film hakkindaki uzun shbetini dinlemek de ayri bir tad verdi. Bir filmin dusuk bir butceyle, dogal oyunculukla ve yalin bir oykuyle bize "gercek" yasami cok daha iyi anlatilabilecegini gosteriyor Nuri Bilge. Bir zamanlar Camus'un Yabanci'sini okudugumda ve sonralari bu benzer anlatimi Yazgi'da gordugumde bu yalin sinema dilini ne kadar sevdigimi farketmistim. Uzak ile bunu bir kez daha sessiz sedasiz anlamis oldum.

Last.fm sahane


Muzik ruhun gidasidir demisler benim icin bir gidadan daha da ote bir ilac gibi. Beni her durumda iyilestirebilen yegane ilacim olmustur muzik. Tum depresyonlarin ustesinden geliriz beraber, tum sikintilari cozeriz, beraber aglariz beraber guleriz. Dinledigim muzikler hayatima giren insanlar ve elbette ezelden beri hep merakli bir cocuk olup sagi solu karistirmamla evrilmistir. Ama iste yasamima giren birileri ozellikle dinlediklerimin bugune nasil geldiginde, hangi yollardan gecip hangi sapaklarda kayboldugumda onemli rol oynamislardir. Oncelikle Ahmet abi...sanirim ilk rock kasetini o hediye etmisti bana yaninda bir de Sofie'nin dunyasi esantiyonuyla. Ben henuz sasi gozlerle dunyaya bakarken, birden felsefe ve rock karmasasinin icinde buluvermistim kendimi. Daha sonralari universiteye basladigim ilk yil Yalcin'in verdigi Nirvana ve Metallica albumleriyle gecemi gunduzumu gecirmistim. Cok sonralari Burcu'yla yaptigimiz paylasimlar ve essiz muzik muhabbetleri bana Portishead'in Radiohead'in ve daha pek cok dahi muzisyenin dunyasini acmisti. Ama iste beni en cok gelistiren ve muzik konusunda buyuten insan Sevgili Yener'dir. Yener sayesinde ben Fiona Apple'larla, Sigur Ross'la, Morissey'le ve daha pekcoklariyla icli disli oluvermisimdir. Simdi son zamanlarda da bir last.fm bagimlisi oldum ciktim iste. Muhtesem bir kaynak, sosyal ag sitesi ve daha da onemlisi muzik kutuphanesi. Sevdiginiz muzik turleriyle ve muzisyenlerle radyolar olusturabilir, bu radyolari baskalariyla paylasabilirsiniz. Cesitli muzik gruplarina uye olabilir, yorumlarinizi paylasabilir, sevdiginiz muzisyenlerin videolarini izleyebilirsiniz. Ben bilgisayarima bir da programini indirdim, butun gun last.fm dinleyip besleniyor bir yandan da iyilesiyorum. Iste efem buyrun web sitesi:

http://www.last.fm/

turkce websayfasi icin:

http://www.lastfm.com.tr

Thursday, October 02, 2008

Biz nereye kosuyoruz?

Buyuk bir telasin icersindeyim dostlar uzun zamandir. Ne oldugunu sormayin, hayat telasi diyecegim zira olmayacak yavan kalacak, yasamak telasi diyecegim, ne acelen var kardesim herkes yasiyor ya iste diyeceksiniz... ben en iyisi nedensiz bir telas diyeyim. Telaslarin en kotusudur nedensiz telas, nedensizce bir kosusturmacanin icinde kaybetmek kendini. Nedeni bulunsa sanki anlam bulacakmis gibi... Bir zamanlar cok sevdigim biri cok yavas yasardi hayati, yavas konusurdu, yavas yemek yerdi, yavasca ve endisesiz gecerdi vakti. Yanina gittigimde zaman dururdu, sakince yapilan seylerin, yeniden yemeklerin ya da paylasilan masallarin huzuruyla zaman hic acele etmeden usulca geciverirdi. Sonrasinda ise elbette hicbir pismanlik birakmadan geride. Oysa simdi dusundugumde onu o zamanlar elestirdigimi animsiyorum, hirs ya da azim yoksunlugundan, hep daha fazlasini isteme cabasi eksikliginden.

Yasamin bu hizi, durmak bilmeyen kosturmacasi, hep birseyler yapmak gerekiyormus gibi cabucak bitirilen isler, hizlica yenilen yemekler, dinlenen muzikler ve okunan/mayan kitaplar...Cabuk kurulan kisa cumleler, karsidaki sozunu bir an once bitirse de ben konussamlar, bu kirmizi isik ammma da yandilar, siram gelmediler...ve her zaman her yere cabucak gitmeler...Bu tuketim toplumunun bize dayattigi moden bir cilginlik midir yoksa..modern hayat cilginligi?? hani su 10 yillardir uzerinde feylezoflarin kafa yordugu fenomen...

Ben isin felsefe kismini bilmiyorum ancak yasamimi yavaslatmak istiyorum son birkac gundur. Ornegin sabah kalktigimda yavas hareket etmek istiyorum, once yatakta yavasca gerinmek, uzun bir kahvalti etmek, hic acele etmeden otobus duragina dogru yurumek...aksam eve geldigimde uzuun bir sure gozlerimi kapatip yepyeni albumler dinlemek ya da muzigi kapatip bir kitabi yavasca ve sakince okumak...

Surekli bir seyleri kaciriyormus korkusuyla yasamaya son... Zira kacirdigimiz yalnizca zamanin guzelligi oluyor bu telasla ve aceleyle. Bu bir dogumgunu oncesi serzenisleri mi yoksa doktora yorgunlugu mu bilemeyecegim ama artik daha az kosmaya ve daha sik yurumeye calisacagim sanirim. Bir yazisinda sordugu gibi yazarin, derin sulara tuple dalmak mi yoksa jet-skiyle sularin uzerinde hizlica dolanmak mi? Bir dusunun bakalim...