
Bir suredir siyah beyaz fotografcilikla ugrasmaktayim. Uzun zamandir hep yapmak istedigim sey, fotografciliga sonunda kiyisindan kosesinden bulasmayi basardim sayilir. Simdilik yalnizca karanlik odada filmi hazirlama ve basma islemleriyle vakit gecirmekteyim. Forografcilik ucsuz bucaksiz gizemli bir dunya...isin teknik kisimlari bir yana, bir forografci gozune sahip olmak cook uzun yillar alan bir ugras. Bugun Nuri Bilge Ceylan'in Uzak filmini izledigimde bunun ne kadar buyuk bir teknik ve yetenek gerektirdigini bir kez daha farkettim. Film muhtesem forograf kareleriyle bezenmis bir komposizyon gibi. Duragan, fazla akici olmayan sahneleri sanki bir forograf sergisindeymissiniz gibi goruntuler karsisinda buyuluyor sizi. Filmde tasradan gelen egitimsiz ve issiz bir gencin is bulma ve sehire ayak uydurma cabasiyla birlikte sehirde yasayan entellektuel forografci bir akrabasinin "uzak" iliskisi de hic yormadan, sakin ve sessizce anlatiriliyor ve elbette sehir yasami elestirileriyle birlikte. Filmin en guzel yani tum bunlari goze batmadan elestribilmesi, yasami tum sadeligiyle anlatmasi ve karakterleri tum dogalligiyla hic saga sola sapmadan gostermesi. Film sonrasinda Nuri Bilge Ceylan'in film hakkindaki uzun shbetini dinlemek de ayri bir tad verdi. Bir filmin dusuk bir butceyle, dogal oyunculukla ve yalin bir oykuyle bize "gercek" yasami cok daha iyi anlatilabilecegini gosteriyor Nuri Bilge. Bir zamanlar Camus'un Yabanci'sini okudugumda ve sonralari bu benzer anlatimi Yazgi'da gordugumde bu yalin sinema dilini ne kadar sevdigimi farketmistim. Uzak ile bunu bir kez daha sessiz sedasiz anlamis oldum.
2 comments:
"yabanci" derken sanirim camus'yu kastettiniz. hatirlatayim dedim sadece.
Cok tesekkur ederim, duzelttim hemen. Yazarken bazen sozcuklerin hizina yetisemiyorum, daha dikkatli olmam lazim :)
Post a Comment