Bir dervis....gezer, gezer, gezdigi yerlere guzellik getirir, sonra yine baska yorelere dogru sessiz sedasiz ayrilirmis konakladigi yerden. Dervis kimine gore bir gezgin, kimine gore bir bilgeymis. Bilgeligi gezmekten, gormekten, yasamaktan gelirmis. Dervis dinlermis uzun uzun, gunlerce hic konusmadan dinledigi olurmus. Bikmazmis ona anlatanlar konusmaktan, dervis buyulermis anlatanlari, susmak bilmezlermis. Dili cozulen dervise gelir, derdini, yoresini, otesini, berisini anlatadururmus. Ta ki dilinde derman kalmayana, tum sozleri tukenene dek, noktasini koyar anlatisinin sonuna, sessizce ayrilirmis dervisin huzurundan. O yorede anlatilacak soz kalmayinca, iste o zaman dervis baslarmis anlatmaya...uzak diyarlardan getirdigi oykuleri, gecmisle yogurur, o anda pisirirmis.
Uzun zamandir yazmayisimin nedeni, dinleme zamaninin geldigini anlayip susmamdir sevgili okuyucu. Pek beceremedigim, ogrenmemekte israr ettigim seydir dinlemek. Susmak ve biriktirmek. Cok seyler birikti de, cebime elimi daldirdigimda hepsi birden cikiveriyor simdi. Cok zamanin olsa, bir deniz kenarinda, sicak bir ogleden sonrasinda alsam elime taslar gibi biriktirdiklerimi, siraya koysam, sekiller versem, degistirsem, bozsam, sonra yeniden birlestirsem. Simdi ne desem bu bulaniklikta bir toz bulutu gibi dagilacakmis gibi geliyor. Ama bir yerden baslamali da. o halde ilk satirlarimi bu yeni belirsiz baslangica adiyorum...
Thursday, February 18, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
uzun zamandır yazmıyordun bebişim cok sevındım görünce:)))
Post a Comment