Wednesday, November 02, 2005

David Lodge-Terapi


Modern zamanda yaşayan her şeye sahip bireylerin mutluluktan gittikçe uzaklaştıklarını ele alan bir kitap. 5 yıldır bir sitcom'un senaryo yazarlığını yapan Tubby milyonlarca dolar kazanmıştır bu işten, çok parası, mutlu bir evliliği (?) güzel bir evi ve hala insanların güldüğü bir sitcomu vardır. Bir gün dizine korkunç bir sancı girer, sancının şiddetinden kurtulamaz bir türlü, ameliyat olur ama yine de dizindeki sancıyı geçiremez. Bu ağrı yüzünden sporu bırakır ve eşinden uzaklaşır git gide. Haftada 3 gün terapiye gitmeye başlar, psikoterapi, akupuntur ve aromaterapi... Yine de bir türlü kurtulamaz içine düştüğü mutsuzluktan. İyice dibine vurur herşeyin, ve karısı onu terkeder.

Temel olarak her şeye sahip olduğumuzda, aslında farketmesek de pek çok şeyden yoksun kaldığımızı anlatan bir kitap Terapi. Tüm o terapi seansları bu sistemin uydurduğu bir masal aslında. Bizi kendi soktuğu çukurda idare etmemizi sağlayacak kadar tutan terapiler... Biz de bu masalın içinde bize verilen rolleri oynuyor gibiyiz, depresyona girmek, mutlu olmak, ya da birine kızmak da bu rollerden bir kaçı. Birileri düğmeye bastığında mutlu olmamız gerektiğini, sitcomlarda olduğu gibi gülmemiz gerektiğini farkediyoruz, artık kendi kendimize gülemiyoruz bile.

Tüm bu mutsuzluğun içinde yavaş yavaş hayatında herşeyi kaybederken Tubby birden eski aşkının peşine düşer, İngiltere'den İspanya'ya doğru bir hacda olduğunu, yürüyerek tüm o yolu katedeceğini öğrenir ve onun peşinden geçtiği yolardan izini sürmeye başlar. Eskiden üzdüğü, kırdığı çocukluk aşkının peşinden gider. İnsan 40 yıl geçtikten sonra üzerinden, çocukluk aşkını neden arar? Daha anlamsız, kin dolu, nefret dolu anlar girmediği için belki de çocukluğuna, çocukluk her zaman mutlulukla anılır nedense, ve aşkları da.

Tubby onu bulur, bir elinde asa, seyyah gibi yürürken bulur tozlu bir yolda. Kanserden bir göğsü alınmış da olsa, yaşlanmış da olsa onu hala sevdiğini farkeder, ve o an o yolculukta yaşamındaki tüm mutsuzluktan sıyrıldığını farkeder, diz ağrısı da geçmiştir artık, ve mutludur.

Mutluluk insanların büyüttüğü gibi ulaşılmaz, uğrunda savaşılan bir şey değildir aslında, farketmeden mutlu olur insan, yaşamındaki koşullar mutluluğa yönlendirir insanı.

No comments: